palyaçolar. bence çok korkunçlar.

küçük kapalı alanda kalmak.

(bkz: klostrofobi)

köpek. 50 metre ilerde bile görsem kaçıyorum.

not hayvan düşmanı değilim hiç bir şekilde zarar vermem ve verilmesine de karşı çıkarım ama korkuyorum.

örmck. yazamıyorum bile tam.

arı ve balon.

bildiğin balon, bu çocuklara sattıkları balonlar.

stabil olmayan tnt gibi her an patlayacaklarmış gibi tedirgin ediyorlar beni.

Kim Milyoner Olmak İster'e katılıp ilk soruda elenmek.

ben tam yazayim orumcek.
bir de deprem.
deprem mi orumcek mi dersen deprem.

kelebekler.

@hayat çok rererö+1 yazamıyorum ben de. o değil, siyah olan işte.

benim en büyük fobim de kokmak.

sağır olmak

hapse girmek ve aids olmak

(bkz: penis kırılması)

@rock n roll, (bkz: fobofobi)

Yok, hiç bir şeyden korkmuyorum.

cinler ve yükseklik.

kör olmak ve boğazımın kesilmesi, diri diri tabii, öldükten sonra kessinler bi şey olmaz. bazen bunların başıma gelme ihtimalini düşünüp intihar etmek istediğim oluyor.

Ayaklarım çıplak iken (çorap, terlik vs. yokken) örümceklerin ayaklarıma saldırması. Ya da örümceğin ayağıma gelmesi, dolaşması.

(bkz: tripofobi)

tuvalet penceresinin üzerime düşmesi.
örümcekler ve bilimum böcekler.

Deprem olmasi. Yakinimda yanimda birileri ayagini sallasa dahi panik oluyorum. Hatta sirf bu yuzden cep telefonum yanimda olmadan bir adim bile gitmiyorum,deprem olur enkaz altinda kalirim bana ulasamazlar diye.

Fobim yok ama geçenlerde siyahi insanlardan korkan birine rastladım ve çok şaşırdım. Koridordan siyahi bir öğrenci geçerken kız bildiğin bembeyaz kesildi gözleri doldu, arkadaşının arkasına doğru saklanmaya çalıştı. Çok ilginç geldi bana.

yılanlar. tsssss....

ukalalık olarak algılama ama akademik mail yazmayı bilmiyorsun ve erasmusa mı gideceksin?


facweb.northseattle.edu şunu bi oku baya yardımcı olur

@gibsonrules, ne var abi bunda. bu tip vesilelerle öğrenecek adam işte.

erasmus koordinatörüne yazdığın mailin de aşırı çetrefilli, ince elenip sık dokunmuş olmasına gerek yok ya. yaz hocam işte,

dear mr/mrs/ms bilmemne,

şu sebep için, kabul mektubunun taranmış haline ihtiyacım var. en yakın zamanda gönderebilirseniz sevinirim.

thanks in advance.

stk

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu hocam amacım aşağılamak değil kesinlikle. ama erasmus uluslararası bir proje ve en azından bi akademik essayin okullarda öğretilmiş olması gerekiyor. değinmek istediğim nokta bu. yoksa elbet bilmeyebilir bu öğrencinin suçu değildir

@stk yanlış anladıysan çok özür dilerim dostum, yardım edebileceğim bir konu olursa söyle seve seve ederim

@gibsonrules, rica ederim özürlük bir durum söz konusu değil, benim yardım istediğim konu essayin nasıl yazılması gerektiğinden ziyade böyle bir konuda meramı nasıl anlatmak, yazmak gerektiğiyle ilgiliydi. örneğin bugünkü antremanda göz dolduran fulbolcunun tavsiye ettiği şekliyle yazmayı düşündüm fakat acaba basit mi olur düşüncesi bir de burada danışmaya sevk etti beni ve zaten o sebeple başlık erasmus/kabul mektubu.

@bugünkü antremanda göz dolduran fulbolcu, teşekkürler.

akademik mail yazmakla erasmusa gitmenin ne alakasi var allah askina ya.

erasmus'ta akademisyenler teklif ediomuş

Akademik mail yazmakla erasmusun ne alakası var diyen tipler anca gidip sarhoş olup oraya buraya kusarlar işte. O konuşmaları konuştuğun en düşük statülü kişi bile en azından bir akademisyen. Sen okulunda ki akademisyenle dediğim standartta konuşamıyorsan vay o okulun haline

nickin olma, kamyoncu vitesi yerine kamyoncunun kendisi ol. yak uzun malbuşu aç radyonuda ohhh mis

kısacası, sikleme

Ben cok takmiyorum ama yinede takiyorm zaman zaman haci kucuk alistirmalar yaptir kendine koy gotune demek icin :D

ne kadar ciddi bir sorun bu olay senin için? cevap psikiyatrist. o da prozac falan verir muhtemelen.

Ben de gereğinden çok takıyorum her şeyi. Bence çözüm kafayı rahatlatmak ve bazı olaylar karşısında gözünü kapatmak olabilir. Hiç denemedim, ben hayatı böyle yaşamayı seviyorum.

meditasyon yap. rahatlatıyor. işim olmaz dersen yoga yap. ilk 1-2 ay saçma geliyor ama sonra vücuduna konsantre olmayı öğreniyorsun, katkısı oluyor. hiçbirini yapmıyorsan spor yap hocam. hayvan gibi koşarken insan hiçbir şeye kafa yoramıyor pek. acayip rahatlatıcı bir şey.

aşağıdaki şiiri ezberle, günde minimum 3-4 kere oku.
14 tane psikolojik rahatsızlığımı bu şekilde yendim.

çekin halay, çalsın durmasın sazlar,
çekin ağır ağır, halay düzülsün.
süzülsün oyunlar, süzülsün nazlar,
ince beller, mahmur gözler süzülsün.

tutun kızlar tutun, birleşsin eller,
çalın sazlar çalın, kırılsın teller,
dönün kızlar dönün, kıvrılsın beller,
uzun, siyah saçlar tel tel çözülsün.

kayan yıldız gibi geceki izden,
bakışlar saçılsın kirpiğinizden,
etekler içinde naz eden dizden
üzülsün bu deli gönlüm, üzülsün.

1 tane neyinize yetmiyo - Dockers

4

1 camel active
1 flo
2 si no name

bi timberland outdoor var. onu kayağa gidersem yada çok zorlu soğuk havalarda giyiyorum
birde tommy var onuda bu havalarda giyiyorum

ama sorunun amacını anlamadım

1 camel active

Camel Active
YDS

1 scooter

1 lotto

hah amaçsız anket. 5.

1 dene lambırcek botumu 2001 senesinden beri giymekteyim.

1 the north face - çalışırken giyiyorum sette
2 tane daha markasız botum var full time dışarda çalışmadığım zamanlarda kullanıyorum günlük gibi.

2 : harley davidson, digerini unuttum darkproof mu oyle bi seydi 90 tllik bi seydi 2 sene once.

benim de 1 tane timberland var onu senelerdir giyiyorum başka bota da ihtiyaç duymuyorum ama herkes bot alıyor sürekli. eski botunu senelerce giyen bir ben mi varım diye düşünmekten kaynaklanıyor bu soru.

amaçsız diyenlere not: zorla yazdırmıyorlar cevapları.

2 tane
Biri cat digeri harley davidson

inci
zara
kemal tanca

12,5 falan.

9 çift. :D

2

biri cat, diğeri orijinal tsk malı, tsk malı olanı motosiklet sürerken giyiyordum soğuk günlerde, şimdi öyle duruyor.. motorculara tavsiyemdir.

benim hiç yok yazın kundura kışın kundura. bir hayır sahibi yok mu bana?

Hiç yok. İlkokuldan beri bot giymiyorum. Zaten 45 numara ayak var, iyice kocaman olmasın diye galiba.

Ama iyi olduğunu düşündüğüm bir kışlık ayakkabım vardı Camper marka. Terletmediği için almıştım. Ama bu hafta su aldı ayakkabı, karlı yolda yürüdükten sonra çorabımın ön tarafı tamamen ıslandı. Saygım kalmadı ayakkabıya, ama hala giyiyorum

2 tane olmasında fayda var ayak sağlığı açısından.
bir ayakkabı giydikten sonra 24-36 saat arasında dinlendirilmesi gerek içindeki koku vs için.
hele ki bot gibi kapalı ayakkabılar.

2 dockers (sanırım annem birini birine vermiş)
1 merrell
1 ovatto
1 noname (içi yünlü, deri. en kalitelisi bu)

1.

2 tane.
biri harley diğerinin markasını unuttum.

3
camel - kış
cat - kış
yds - yaz

sağlık açısından ben de 1 den fazla bulundurup değişmeli giymeye çalışırım ama Footprints marka botumun sağladığı rahatlıktan ötürü hep onu kullanır oldum. sağlık ya da koku sorunu yaşamadım.

1

nike

1 scooter... yaklaşık 5 yıllık ve sapasağlam.

bir çizme zaradan aldım içi kürklü deri dize kadar daha soğuk yağmurlu havalarda giyiyorum.
bir tanede derimoddan aldım bilekte bot onuda kuru havalarda giyiyorum.

2
Camper
Camel

mal beyani gibi olmus:)
2 tane
1 salomon
1 colombiya

1- north face

1 desa
1 caterpillar

2
lafuma 8 senelik
camper bu sene aldım
ikisi de goretexli

2
Derimood
K tanca

ben böyle duyurular görünce çok fakir hissediyorum lan. botum yok, jump var bi' tane klasik ayakkabı yani hem halı saha hem spor ayakkabı hem de casual masual her ne deniyosa ona benziyo hoş bi şey. başka ayakkabım yok. kendim çok temiz olduğum için kokmuyo bi şey de olmuyo.

ayrıca "amaçsız anket pff" diye çemkirenleri anlamıyorum. normalde amaçlı anket mi oluyordu? adam merak etmiş, isteyen yazsın demiş açmış, ne bekliyosunuz ki siz duyuruda?

1 tane 7 yıllık cat var, hala taş gibi.

2 adet var. 1 kahve(markasız) 1 siyah (greyder)
bir de çizme kıvamında bot almak istiyorum kaç senedir ama bu sene de almadım, seneye belki :)

0.
bot sevmem.

1 greyder
1 gön
2 beta
1 hotiç
1 noname

1 adet flo var ama yine almayı düşünüyorum, bağcıklı.

7 çift
-1 columbia
-1 elle
-3 inci
-2 hotiç

1 çift caterpillar

Çok kötü bir dönemden geçtim, onun hasarlarını atlatmaya çalışıyorum.

Yanımda olmasını istediğim kişi çok uzakta. Ve her şey bana onu hatırlatıyor.

Yine de mutlu olmaya çalışıyorum.

yok ya. aslında işsizliğin güzel yanı, her şeye vaktimin olması. hayatımda hiç yapamadığım kadar kitap okuyabiliyorum, film izleyebiliyorum, spor yapabiliyorum. ama sonsuza kadar böyle gitmez, iş bulmam lazım. bir de yalnızlık sıkıyor tabii.

moruk herşey okadar boktan ki, evde doğalgaz yok aylardır ev arıyorum bulamıyorum en büyük derdim bu ev bulsam maaşın yarısını gömcem yemin ederim bıktım soğuktan.

@devils trill sende çok benden bir şeyler var, anlıyorum o yüzden.

@bagdf seni de işsiz olduğum için anlıyorum. kendine vakit ayırdığın bir dönemdesin, keyfini çıkarmaya devam et.

@aktör, içinde bulunduğun durumu ancak tahmin etmeye çalışabilirim. umarım en yakın zamanda bulursun.

mutlu olduğum çok oluyor, hiç mutsuz olduğumu hatırlamıyorum. her şey yolunda. yanımda olmasını istediğim bir insan yok. aksine yanımda/çevremde hiç insan olmasın istiyorum. malesef bu olmuyor. en azından önümüzdeki 3-4 sene için olmayacak gibi görünüyor. dinlediğim müzikten her zaman zevk aldım, her zaman da alacağım. çünkü çok geniş bir müzik kültürüm var -diye düşünüyorum- binaenaleyh her zaman zevk alacağım müzikler dinleyebiliyorum. (sanırım bu her türe açık olmaktan ve "ne olursan ol, güzelsen gel"ci olmaktan kaynaklanıyor.)
çalışmıyorum, öğrenciyim. her şey güzel. şükür.

şu an oreo yiyor, kahve içiyorum. oreo yiyen bir insan kötü olabilir mi hiç? :))

@papillon7 herkesin senin kadar şanslı olmasını diliyorum öyleyse:)

sistem enkazı, yukarıdaki duyuruya yazdığını/verdiğin cevabı okudum. umarım her şey dilediğince olur.

@papillon7 herkes her şeyi düşünebilir ama hiç tanımadığın bir insanın sana olan iyi dileği acayip güzel hissettiriyor. teşekkür ederim.

Acayip boşluktaydım bi ara sonra kendime bu sene artık kesin mezun olacağım diye hedef koydum, o biraz kafamı meşgul ediyor iyi oluyor. En önemli 2 dersten birinden sınıftaki en yüksek diğerinden en düşk notu aldım. Durumum muallak. Genel olarak ise mutsuzum diyebilirim. Boş kalmamaya çalışarak kamufle etmeye çalışıyorum. Mezun olayım sonra kafamı kaldıramayacağım bir işe gireyim, öyle geçsin gitsin hayat istiyorum. Hiçbir beklentim yok.

@yesilimtrak, @juninho77 böyle ters dönemler oluyor malesef, ama umutsuzluk yok!

şu an gayet iyiym

sular kesilmiş, bulaşık yıkamak için gelmesini bekliyor, kedimle civil wars dinliyoruz. ne mutlu ne mutsuzum.

Şaşırır. İleri gidersen çantayı kafaya yersin.

söz konusu ülke türkiye'yse evet, şaşırır, çantayı da geçirebilir.

"o göte bülbül öte" deseydin. nabız ölçerdin hiç yoktan.

onun aldığı iç çamaşırından muhabbeti aç. ben de kullanıyorum çok güzel yapmışlar gerçekten diye başlayabilirsin..

Tipin iyide kız da kaşarsa neden olmasın.

"kalçaların harika.." dersen yersin evet.

sen merhaba dedikten sonra kızın bakışlarından ve merhaba derkenki (derse) ses tonundan ne tepki vereceğini anlayabilirsin. gerisi daha sonra ne diyeceğine bağlı.

ayrıca kızlar için "kaşar" lafını çıkaran ilk erkeği öldüyse mezarında bulup sikmek istiyorum. birbirini tanımayan iki insan durup dururken tanışabilir ulan ey at gözlülükler!

bu dediğin taktik fazlasıyla riskli bir taktiktir; ancak az biraz yakışıklıysan ve kız da özgüven problemi çeken bir tip değilse başarıya ulaşabilirsin ama muhabbeti çok iyi kurmak gerekiyor planlı olduğunu hissettirmemek çok önemli.

Aldattım çocuktum bu yüzden. Aldatılıp aldatılmadığımı bilmiyorum kabak gibi ortada bişey olmadı.

Aldatılmadım ama aldattım, seks yapma arzusu başka ne olacak?

aldatıldım, orospu çocukluğu başka birşey değil

aldattım gibi gibi ama değil de gibi. zaten aldattım gibi gibi olan kişi de yıllar sonra öğrendiğime göre beni aldatmış gibi gibi. hislerimiz her şekilde karşılıklıymış yani. jfdlskf.

aldatıldığımı bilmiyorum ama sanırım aldattım.

aldatmak kelimesi buraya uygun mudur tam emin değilim aslında, ama bu konuya uzak değil.

yalnız inan bana, bunu yaparken bunun farkında bile değildim! haklı gerekçelerim vardı. ayrıldığımızı, artık sevgili olmadığımızı falan sanıyordum. ama yanılmışım!

friends'te benzeri bir durum vardı. ross'un "we were on a break" muhabbeti gibiydi benimki.

-can sıkıntısı
-birinden hoşlanmak/aşık olmak
-heyecan arayışı
-kötü giden ilişki
-ilgisiz sevgili
-seks bağımlılığı
...
gider böyle. aldattım mı bilmiyorum, ama aldatan epey gördüm.

onu aldatanlara sormak lazım.
aldatmadım, aldatılmadım.

aldattımda ,aldatıldımda.

şehvetin ve yasak elmanın karşı konulmaz çekiminden aldatır.

insan melek değil, bazen "kötü" olmak ister.
ikinci sorunun cevabını kendime saklıyorum müsadenizle.

aldatıldım, aldattım
intikam dürtüsü, "eeh sikerler, başkaları da üzülsün" düşüncesi

Aldatılmadım. Aldatmadım. Karşımdakiyle güven alışverişim çok sağlam değilse ilişki sevgililik aşamasına geçmiyor zaten. Sağlam temeller üzerine kurulmuş ilişkilerde bu tür sorunlar çok yaşanmaz sanıyorum. Çıkara ya da hormonal bir temele kurulmuş ilişkim olmuş olsaydı aldatır ya da aldatılırdım kesin.

Haysiyetsizlik baska bir sey degil. Aldatmadim aldatilmadim da herhalde.

hiç aldatmadım. hayatta aldatmam. kendime yakıştıramam. bildiğim kadarıyla hiç aldatılmadım. ama 3-4 yıl önceki eski sevgilimden kıllanıyorum, o aldatmış olabilir.

aldatmadım, sanırım aldatılmadım.

neden aldatır? fırsat, heyecan, ilişki uzunsa farklı bir ten vs.

ama aldatmadan önce mutlaka "ayrılmaya götün yetmemesi" durumu yaşanmıştır.
çok ayıp bişey.

Erkeklerin daha küçüklüklerinden itibaren karşı cinsle ilişki kurmaları teşvik edilir. Oğlan çocuklar, kız çocukları gider öperler ve çevrelerinde bu onaylanır. Kız çocuklarının ise erkek çocuklarla ilişki kurmaları teşvik edilmez. Bu tutum ilerleyen yaşlarda da devam eder ve kadınlar karşı cinsle ilişkilerinde pek çok şeyi ancak evlenince yaşayabilirler. Toplumumuzun böyle bir sosyal ve kültürel yapısı var.

Dolayısıyla erkekler için kadınlarla ilişki kuruyor olmak normal bir ruh halidir. Erkeklerin bunu yapmama nedeni korkmaları ya da aile birliğine zarar geleceğini düşünmeleridir. Yoksa içgüdüsel ya da ahlaki olarak aldatmamayı tercih etmek genellikle olası değildir. Büyük bir çoğunluk için aldatmak mümkün olsa yapılabilecek bir şeydir. Bu birinci sebep.

İkincisi; biz erkekler eşimizin dışında başka biriyle ilişki yaşamanın, eşimizle beraberliğimize zarar vereceğini düşünmeyiz. Eşimizi çok seviyor olabiliriz, hiçbir problemimiz olmayabilir, ona hayranlık duyabiliriz ama diğer tarafta da bir ilişkimiz olabilir. Bir erkeğin dışarıda bir ilişki oluşturması için ille de eşiyle birlikteliğinin kötü gitmesi gerekmiyor. Çünkü başka biriyle bir ilişki yaşaması onun için normal bir şey, ahlaki bir sorun değil.

Erkekler başka hangi nedenlerden dolayı aldatıyor?

Evli bir erkek başka biriyle birlikte olduğu zaman aslında yaşadığı bu yeni ilişkinin arkasındaki heyecan onu aldatmaya itiyor. Aldatan erkeklerin pek çoğu yakalanıınca başlarına neler gelebileceğini kestiremiyor. Nasıl bir belanın içine girdiklerini öngörmüyorlar. Eşlerinin, bu olayı öğrenince ne kadar acı çekeceğini, bozulan evlilik düzenini tamir etmenin ne kadar zor olduğunu, neyi riske ettiklerini bilmiyorlar. Bilmedikleri için de ‘Şeytana uydum’ diye bir bahanenin arkasına sığınıp aldatıyorlar.

Bunun dışında bir başka tip de aldatmaya eğilimli erkekler. Evlenene kadar durmadan başka kadınları aldatan erkekler, evlendiklerinde de doğal olarak eşlerini aldatıyor. Kadınlar aşık olunca bunu algılamıyor, o adamı durultacağını, aile babası yapacağını sanıyorlar maalesef.

Bu durumda ‘Evlenmeden önceki kayda bakacaksın’ genellemesi yapılabilir mi?
Evet, sicili kontrol edeceksin. O sicil kalabalıksa başlarına geleceği öngörmeleri lazım kadınların. Diğer erkeklerden daha fazla sayıda ilişki kurmuş, sık ilişki değiştirmiş biriyle evlenmeyi düşünüyorlarsa iyi düşünmeleri gerekiyor. Yüzde yüz böyle olur demiyorum ama genellikle böyle bir adamla evlendiğinizde ciddi bir risk alıyorsunuzdur. Farklı kadınlarla ilişki kurmadan duramayan, flört etmeyi seven erkekler aldatma potansiyeli olan insanlardır. Bu tipteki insanlar ‘bir ara aldatacak’tır.

Beşinci grup erkekler ise ilişkilerinde sorun yaşayanlardan oluşuyor. İlişkide yaşanan sorunlar dışarıda bir hayatı özlemeye ve yeni bir ilişkiyi aramaya itebiliyor insanı. Bu aldatma türü sadece erkekler için değil, kadınlar için de geçerli.

Kadınların aldatma sebebi genellikle mevcut ilişkilerinde yaşadıkları sorunlar mı oluyor?

Evet genel olarak böyle diyebiliriz. Kadın eşiyle yaşadığı ilişkide bir sıkıntı yaşadığı zaman dışarıya bakmaya başlıyor çünkü.

Bir de yeni bir tür kadın daha var. Bu tip, son yirmi yılda ortaya çıktı. Bu kadınlar pek çok erkekle birlikte olmak istiyorlar. Uzun süreli ilişkiler pek onlara göre değil. Ama aynı grup erkeklerle karşılaştırdığımızda sayısı yine de çok az bu kadınların.

İki defa aldatıldım. biri ilk kez aşık olduğum ( en azından o zamanlar için öyle sandığım), biri de 1 yıllık ve benimle evlenmek isteyen bir adamla olan ilişkimdi. eskiden çok sorardım kendime, neden, diye.
bir erkek neden aldatır?
bunun cinsel yaşamınızla, güzelliğinizle, duygusal eksikliğinizle falan ilgisi yok.
bazı adamlar/kadınlar adi oluyor ve başkaca bir nedene gerek kalmıyor.

aldatmak kişinin kendi yapısıyla ilgili bence.
aldatmadım, aldatılmadığıma inanıyorum.

göremiyorum. hayat kötü.

Calıştıgım şirketin londra ofisine nakil olmuş, bir yandan da mba yaparken.

1 ay sonra bile bir yerde göremiyorum. gerçekten çok belirsiz ya da ben çok gerçekçiyim. gitmek istediğim yer deniz kumundan.. oraya doğru fazla gidersem buraya dönmem coğrafya gereği..

evli mutlu çocuklu.

üç sene önce sorsaydın 15 sene sonraki yerimi bile söylerdim çok net bir şekilde ama şu an ben de 1 ay sonrasını dahi göremiyorum.

Ptt 1. lig

(bkz: #38801643)

cevabı entryde gizli.

memlekette istanbul'da kiralar uçtu amk.

yine bi sike tutunamamış, ortalıkta salak salak gezinirken...

borçlarımı bitirmiş, ege de arsa bakarken. umarım.

Çok daha mutlu ve huzurlu. Şu süreci bir şekilde atlatsam, gerisi rahat olacak.

burda, olduğum yerde görmek istemiyorum. şuan söyleyeceklerim bu kadar.

evli, mutlu, californiadaki bahçeli evinde köpekleriyle huzur içinde yaşıyor olarak.

masterımı tamamladığım ülkede güzel bi iş bulmuşum, türkiye'nin birbirinden saçma gündemlerinden ve istanbul'un keşmekeşinden uzak mutlu bi hayat sürüyorum. yine de beşiktaş'ı kadıköy'ü moda'yı özlüyorum ama çaktırmıyorum.

yalnız.

yarınki sunumu atlatayım da ne olursa olsun kafasındayım -mesela yarın 14.00'dan sonra hızla eve uçup uyumayı planlıyorum :D )

gönderemeden önceki son edit: yarın ciddi bir cevap yazacağım buna, belki kafamı toplamama da yardımcı olur.

Sanırım metrobus ile Cevizlibağ ve ardından tramvay ile Haseki. Oradan da 4-6 dk yürürsünüz.

metroyla taksim taksim'den 89 t veya 32 t

metro taksım taksı dolmus veya loser blueser en kolayı

m.köy'den kalkıp balat'tan geçen otobüsler var. onlardan birisine binip unkapanı'nda inersin. oradan da köprünün üzerine çıkıp, imç'nin ordan, vatan caddesinden geçen herhangi bir otobüse binersin. en kısa böyle olur gbi geldi.

istemeye istemeye sarıgül. çünkü sırrı pkklıların adamı. topbaş da akpnin.. kısa ve net.

sarıgül projesi olmayan her kesime hoşgörülüyüm imajlı tip
topbaş projesi olan ancak projelerin yönetiminde sıkıntısı bulunan adam
sırrı dan da bir proje duyamadım ne yazık ki

sarıgül dışında istanbuldaki herhangi bir aday olabilir kanımca.

ayrıca sırrı pkknın adamı diyenlerin de oy kullanabilecek yaş ve zekada gösterilmesi çok acıklı lan.

sarıgül; artık nefes almak istiyorum ve daha iyi bir seçeneğim yok.
sırrı özünde iyidir falandır filandır tartışılır.fakat bu görev için seçilse(bknz: belediyeceilik) çok başarılı olmaz, ayrıca kayırmacılık yapacağı gibi ciddi bir şüphem var. üstelik böyle bir yarış için güçsüz. akpnin ekmeğine yağ sürecek sarıgülün oylarından çalacak.

topbaş'ın metro projeleri falan çok iyi aslında. ama şöyle bir şey var: topbaş seçilirse, belediye başkanı topbaş olmuyor. tayyip oluyor. tayyip ne isterse o oluyor. "orayı yıkarım cami yaparım, burayı yıkarım opera binası yaparım" diye keyfine göre, aklına eseni yapıyor. bunu istemiyorum. dolayısıyla, eğer inandırıcı projeler gösterebilirse, mecburen topbaş'ın en güçlü rakibine vereceğim gibi görünüyor.

topbaş belediye başkanlığı falan yapmıyor tayyip hala istanbulun belediye başkanıymış gibi yönetiyor ülkeyi. sarıgül ise şişli'de belediyecilik tecrübesi kazanmış toplumun her kesimi tarafından sevilen biri. umarım istanbul için iyi projeler üretecektir.

bence sarigul daha cok akp'nin oylarindan alir. cozum sureciyle insanlar kokeninden utanmamaya, sahiplenmeye basladi. sosyoekonomik acidan alt seviyedeki, kurt kokenli akp secmenlerinden sirriya oy verecek olanin sayisi, ust seviyede olup da chp yerine sirriya oy verecek olandan kat be kat daha fazladir.

doxanikee, sarigul'e oy verenlerin cogu, akp'nin karsisindaki en guclu adaya oy verip, akp'nin onune gecmek istiyor. yani, guclu aday mhp'den ciksa, cekinmeden mhp ye de verebilirlerdi bence.

tatlı su liboşlarının, "yetmez ama evet" deyip ülkenin yargının, siyasetin şu hale gelmesine neden olan bebelerin yorum yapıyor olması gerçekten ilginç. teröriste terörist diyemeyen adam bitiktir benim gözümde. liberalizmin içini boşaltmış mallar yorum yapıyor ya, susmak gerek aslında. susalım ki mallıkları anlaşılsın. kötünün iyisi olduğu için sarıgül, başka çarem olmadığı için sarıgül...

ben sırrı abiye oy vereceğim. olay benim için "en iyi belediyeci" falan değil. direnişten sonra işler inada bindi. sırf bu yüzden. kendime en yakın gördüğüm isim o. yoksa belediye başkanlığı yapamayacağını çok iyi biliyorum.

bence sarıgül alır ama.

Çünkü bu artık salt belediye seçimi değil. istanbulda birilerinin kafasına göre her yere bina her yere rant ekmesinin önlenmesinin tek yolu sarıgülün kazanmasıdır.

aşırı idealistlere de bir ipucu vereyim. "mükemmel iyinin düşmanıdır"

topbas cunku, istanbulu yonetmek ve hizmet etmek maalesef cok kolay olmadigi icin adamin da elinde sihirli degnek olmadigi icin herseyi dort dortluk beklememek lazim. danimarkaya bakiyorsun adamlarin nufusu 6 mio. yani senin sadece anadolu ya da avrupa yakan bile bu ulkeden daha buyuk.

sirri degil cunku, oyle gidip de gezide panzerin onunde durunca dort dortluk adam olunmuyor. adamin hangi dusunceenin adami oldugu belli.


sarigul de olabilir o da aslinda uyumlu hizmet edebilecegini dusunuyorum, sempatik de buluyorum ama maalesef kazanamaz

bilmemkacincinick +1

pkk ile bağlantısı selamlaşma bile olsa benden öyle kişiye oy çıkmaz.
ak partiyi yıkmak için istemeye istemeye sarıgül.

mhp sirf bu yüzden hafif bir aday çıkarttı

ispiyoncu olsan ne yapacaksın ki? daha önceden yazılmış diyerek ispiyonlayamıyorsun artık.

cigerdelen +1 sürekli ispiyonluyorum ama ipleyen yok.

eskiden çok ispiyon yapıyordum ama artık siklemiyorum sözlüğü. duyuruda hala yapıyorum ama.

kılımı bile kıpırdatmadım.

kask aldım. soğuk artık havalar, motorda sümüğüm donuyordu.

3 tane bira aldım yeni ise basladım kendi kendime kutlama yapcam

kahve içtim. bol bol.
kedi sevdim.

eczaneden ilaç aldım

urfa dürüm yedim, spor yaptım. bir de traş oldum.

spor yaptım. yaklaşık 50 sayfa kitap okudum.

klimamı temizledim.dışını filtrelerini falan.
odamı topladım.
yandexe resimleri yükledim.
bozuk harddisk tamir ettim.
birilerine maddi bir iyilik yaptım. borçlarını ötelettirdim.
yeni bir kitaba başladım.

activia yedim 3 saat sonra psikolojik olarak etkisini gösterdi ve...

voila!

kitap okudum, yürüdüm.

bugün kedim için öğlen yemeğimdeki tavuğun yarısını ayırdım.

bisikletimi kaskla sürmeye başladım. (2 hafta önce feci bir kaza geçirdim. bir musibet bin nasihat olayı)
spor (body) yaptım.
2 saat bisiklet sürdüm. (yaklaşık 40 km)
ceza hukuku dersine girdim. kusurluluk hallerini vs. öğrendim.
it's always sunny in philadelphia izledim.


bir şey okumamışım bugün, yazık.

durumu iyi olmayan arkadaşlarıma yardım ettim, aslında kendim için yapmadım ama huzur olarak döndü bana.

nar-portakal içtim, mutlu oldum.

sevdiğim diziyi izledim.

pazardan taze meyve sebzeler aldım. sonra balkabağından çorba yaptım. mımıhmhımh.

yeni şeyler öğrendim.

lock, stock and two smoking barrels. seversin bunu.

benim için bir başyapıttır: www.imdb.com

öyle inanılmaz kaliteli olmasa da şu da iyidir: www.imdb.com

stanley kubrick filmleri eksik bence listende.
A Clockwork Orange
Full Metal Jacket
Eyes Wide Shut
Shining

once upon a time in america (bir miktar uzun yalniz)
casino (bir miktar uzun)
baba 1-2

uzgunum kisa film oneremiyorum

leon cok uzun degil

inception
forrest gump
fight club
the matrix
memento
a beautiful mind
gladiator
la vita é bella

çoğunu izlemişim. kubrick filmlerinin de ilk yazılan filmi hariç diğerlerini izledim. casino tarzını şu an izleyesim yok. diğerlerinin tamamını izlemişim.

L.A. Confidential (1997)
12 Angry Men (1957)
The Man from Earth (2007)
The Big Lebowski (1998)
Léon: The Professional (1994)
Schindler's List (1993)
The Great Escape (1963)
Casino (1995)
Unforgiven (1992)
Goodfellas (1990)
Intouchables (2011)
This Is England (2006)
Celda 211 (2009)
Chicago (2002)
City of God (2003)
Full Metal Jacket (1987)
The Game (1997)
Gran Torino (2008)

one flew over the cuckoo's nest

bunu izlemediysen kesin izle. ilk mesajda yazmayı unutmuşum.

www.imdb.com
the shawshank redemption

Requiem for a Dream harika filmdir.

Bir de dramın dibi olarak sevdiğim bir film olan Camino'yu öneriyorum.

this is england izlemeye karar verdim. öneriler için teşekkürler.

@himmet dayi, @mahnita izledim her ikisini de.

@unalub; bana göre dünyanın en overrated filmi the big lebowski. diğer filmleri dikkate alacağım. zaten this is england izleyeceğim birazdan.

edit: requiem for a dream izlendi.

@lionel andres doğrudur hacı. biz duymadan izlemiştik. çok gülmüştüm. belki sana da övmeseler daha çok hoşuna giderdi. "bu muydu lan" demiş olabilirsin. :)

(bkz: 12 08 East of bucharest)

apocalypse now

Yazıldıysa da yapıcak bişi yok üzgünüm
The skin i live in
İncendies

the english patient

legend of 1900 (git: www.youtube.com

stranger than fiction
the big lebowski
godfather 2
silver linings playbook
the darjeeling limited

Nihat Doğan.

havlu.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu +1.

cikmadan önce de bolca bira ve bolca tuzlu fistik.

kulaga kacan baliklardan da varsa tadindan yenmez.

havluyu napican panpa?

havlu ve otostopçunun galaksi rehberi

(bkz: dont panic)

2 tavuk 1 horoz

-limit yok dedin-

botanik bahçe(hem hava döngüsü sağlar, hem besin kaynağı)

-limit yok dedin-

Nihat Doğanın nesi oluyosun sen? :)

pancar turşusu

opening theme, theme song

film muziklerine de score deniyor ki sastim kaldim

baştaysa intro- sondaysa ending theme de denir.

yakuza+1

(bkz: the broken circle breakdown)

aktarmak
iktibas

osmanlıca sözlük, eski türkçe sözlük gibi şeyler var.

münakale

hah buldum
iblağ etmek

www.nisanyansozluk.com

@ermanen evet iblağ etmekti galiba ya.

(bkz: eletmek)

to rome with love güzeldi, şehir denince aklıma ilk bu geldi kriterlerine uyabilecek.

(bkz: in bruges)

www.imdb.com

mr. nobody diyeceğim onu izledim diyeceksin.

donnie darko
Just Like Heaven
Eternal Sunshine of the Spotless Mind
The Fountain

bucket list
yes man
50 first dates
million dollar baby
the dictator
truman show
click oldboy
catch me if you can
shutter island
hitch
pretty woman
perfume - the story of a murderer(bu film de çok güzeldi)
yes man
bruce almighty
the kite runner)ben kitabını okumuştum,
filmi de güzel dediler :) )
the pursuit of happyness
wall-e(çok güzel animasyon filmiydi)
memento
gajini
my name is khan

500 days of summer'ı öneriyorum,woody allen filmleri çekildiği şehri çok güzel gösterir ama tarzını ya çok seversin ya sevmezsin yeni filmlerinden birini veya eski izleyebilirsen annie hall'a bakabilirsin,groundhog's day var bi güne hapsolup hep o günü yaşamak zorunda kalan bi adamla alakalı hoş bi filmdi,bilimkurgu ve aksiyon istemediğinden hep hafif romantiğimsi filmler önermek zorunda kaldım

In the name of the father,
Dogville,
Mystic River,

Bilmem bu kadar filmden sonra bir işe yarar mı ama (bkz: Pleasantville) ve (bkz: Groundhog Day)

stand by me

Intouchables +1
Truman Show +1
Black Swan
Now You See Me (Siddetle oneriyorum, bayilacaksin eminim!)

before sunrise
before sunset

boşverin bence siz film izlemeyin.

yapıldıkları sırayla izledim ben. neden öyle izlemeyesin ki?

sonrada yapılan 3 film önceki üç filmin öncesinde geçiyorda ondan. sanırım.

@futbolcu, başka bir sırası vardı bunların sanki ondan.

yapıldıkları sırayla izliyoruz?

4,5,6,1,2,3

yapıldıkları sırayla izliyorsun, yani 4-5-6-1-2-3 şeklinde.

yapıldıkları sıra ile izliyoruz

ben 3-2-4-5-6-1 diye izledim ilk izleyişimde siz öyle izlemeyin tarih sırası iyidir

teknolojisi garip gibi olsa da bence 1,2,3,4,5,6 seklinde izlemek daha iyi. yarin bir gun de once hobbit'i sonra lotr'i izleriz

önce ilk yapılan yani a new hope u izle cünkü dünyaya star wars u ilk tanıtan ve o atmosferi anlatan film o,yeni çevrimlerden ilk film yani phantom menace direk olaya dalıyo,onun dışında ilk çevrimler süperdir ama teknoloji kötü tabi,benim gibi 90 ların sonunda tekrar vizyona girdiginde izleyen biriysen inanılmaz keyif alırsın hatta esas star wars hayranları yeni seriden nefret eder,ama yenilerden 2. ve 3. bence serinin en iyi filmleri

ben teknolojinin kotu oldugunu dusunmuyorum bu arada, "eski teknoloji" filmler cok daha iyi bence. hem gemi vs tasarimlari bakimindan. bir de sonradan cekilen filmleri biraz dusuncesizce cekmisler gibi : )

www.youtube.com

mütemadi?

muzmin

İvedi

müzmin. teşekkürler

değil.

Çok hantal, iri ve kalın sesli bi kadın. Şahsen güzel bulmuyorum.

omuzlarından iriliğinden dolayı genel bakışla bakınca pek hoş görünmüyor gözüme.
ama çirkin de değil.mimikleri her yerde rahatça kullanmasını düşününce çirkin diyemiyorum onu herkes yapamaz çünkü.

burnu estetik ona rağmen kaba, gözleri güzel dudakları canlı programını izleyenler bilir dümdüz oluyor konuşurken bir tuhaf, dişler zaten full porselen e ne anladım ben bu güzellikten dolasıyla bu kadından çok daha güzelleri var , ama makyajla ve photoshop ile harikalar yaratmak mümkün tabiki de

bu arada doğal haline en yakın sayılabilir fotoşoksuz ama makyajlı hali:

www.medyafaresi.com

güzel değil

at surat

yakından gördüm, maalesef o klipteki havası yok.

erkek gibi davranan kadınlardan hoşlanmıyorum ya. değil bence.

ilginç bir güzelliği var bence. yüzü sabit değil. yüzü bir kadına yakışmayacak kadar uzun. kafa ve burun anatomisi(doğru kelime bu mu?) yüzünden çok güzel değil ama güzel hatun.

doğru makyaj yaptığı sürece de güzel.

değil. itici hatta.

Cok guzel bence o dominant tavirlari da ayri bir hava katiyor kadina..

Sıla müezzin ol namaza basliyalim..

degil

turkiyenin guzel kadinlari
cansu dere

güzel değil diyen erkeklerin omuzları sıladan daha dar vücutları sıskadır. çok güzel.

(bkz: source code)

(bkz: butterfly effect)

(bkz: the one)

(bkz: sliding doors)

(bkz: another earth)

oğlum matrix böyle bi film değil miydi lan, niye kimse önermiyo?

(bkz: lola rennt)

(bkz: next)

przypadek ; sliding doors ve lola rennt'in atası.

frequency ; butterfly effect'in atası.

Pararel evren deniyorsa burada ben devreye giriyorum ve Leyal ile Mecnun'un efsane 52. bölümünü öneriyorum. Ben çok beğenmiştim ama sen diziye hakim değilsen beğenmeyebilirsin.

Aslında buraya Butterfly Effect ve Sliding Doors'u önermeye gelmiştim ama geç kalmışım. Ve tabi ki Frequency de bir nevi bu tarz bir film.

Film değil ama, anime serisi var ''Steins Gate' diye zaman makinası ve paralel evrenler konulu baya güzel.

ahaha bi filmin adını aradım yazayım diye, sliding doors çıktı o da.

tabii bir de interstate 60 ile donnie darko.

pasaport sahibine ait olması gerekiyor.

hayır pasaport sahibine ait olması gerekmiyor.

ispanya'dan gelen iphone 5'imi kendi e-devlet hesabım üzerinden bir başkasının (hacdan gelmiş bir kadın) pasaportuna kayıt ettirdim ve iki yıldır kullanıyorum.

o zaman herkes milletin üzerine telefon kaydettirmez miydi? çaktırmadan bak pasaport numarasına yeter?

@ fayfim o kadar kolay olmuyor o iş.

1400'lü yıllarda dünya'nın avrupa'nın batısında bittiğine inanıyorlardı..hatta amerika'ya giden ilk adam 'hacı deli etmeyin adamı.. hindistan lan bura.. başka kıta ne aq' falan dedi..sonra bi baktılar ki anaaa mayalar aztekler ebeelee hüübelee diyip koskoca kıtada fink atıyorlar..

o zamanlar taşıt teknolojisi(gemi) gelişince gidip amerikayı bulduk..şimdi taşıt teknolojisi gelişince(uzay gemisi) bakalım ne bulcaz?

bu arada ''1400'lü yıllarda dünya'nın avrupa'nın batısında bittiğine inanıyorlardı'' lafını cevap mantıklı olsun diye ben uydurdum.. belkide öyle değildi..bilmiyorum..

bide bizi araştırıyorlar falan deniliyor uzaylılar için..o zaman zaten sittin sene gelmez bunlar..böyle transformerslı avengersli batmanli supermenli medeniyet mi olur lan..adam baksa bu filmlere bunları tarihi arşiv falan sanır..'biz bunları keyif için yapıyoz' falan ne demek lan..bence tırsıyorlar..thor'u falan izlemişlerse daha bi 7000-8000 yıl daha gelmezler..

valla ben de aynı fikirdeyim. koskoca bir evren var ve biz kabuğumuz dışında neler olduğunu bilmiyoruz. içim yanıyor içim!

çok çok kaba bir hesapla samanyolu galaksisi içinde 400 milyara yakın yıldız var ve bu yıldızların herbirinin etrafında da ortalama 15 tane gökcismi olsa. toplamda evrende yaklaşık 500 milyar tane galaksi olsa.

yani 500 milyar x 400 milyar x 15 tane gök cismi var yaklaşık olarak bizim görebildiğimiz, sezebildiğimiz evren sınırları içinde. 3x10^15 tane gökcismi. bunlardan illa birkaçında yaşam vardır düye düşünüyorum. ama bu yaşam evrenin neresindedir bilemem.

ama tabii biz diğer medeniyetlerle bağlantı kurabilecek miyiz bilemem. Belki de Nathan Rosen, Albert -Einstein haklıdır da Einstein-Rosen köprüsü buluruz gelecek galaksinin bambaşka yerlerinde bambaşka hayatlar görürüz.

istatistiksel.olarak muhtemelen.var.

olmalari halinde ve bizimle kontak kurabilecek teknolojideler ise bizle iletisime gecmemek kendi istekleri dahilinde olabilir, medeniyet olarak cok ileri degiliz acikcasi. herhangi bir dunya disi varligin olasiligi dunyadaki insanlar icin cok ciddi etki.yaratabilir.

bundan dolayi gecmezler olsada suanda.

"if it's just us, it seems like an awful waste of space"

kesin bir yerlerde vardır.
varlıklarına dair iki düşüncem bulumakta:
1- her konuda aşmış bitirmişler, bizimle muhatap olmuyorlar.(pek ihtimal vermiyorum)
2- bizden ilerde falan değiller, bizim gibi kendi gezegenlerinde takılıyorlar.(buna daha çok inanmaktayım)

www.youtube.com

house da ergen dizisidir.
kurtlar vadisi izle kardeş.

breaking bad izle derim.

homeland de fena değil onu izliyorum bu aralar ben de.

battlestar galactica

breaking bad ?

her boka friends önermek gibi olacak ama. friends'e baktın mı hiç?

onun dışında Utopia

utku, unutmusum friends'i de izledim evet.

Suits izle. House'un hukuk versiyonu gibi bir şey. House seven birinin seveceği kesin.

masters of sex (kesin tavsiye)
lie to me (house gibi bir nevi)
izlemediysen sherlock ve elementary

ve evet, six feet under'ı muhakkak izlemelisin :))

Under the Dome guzel dizi, farkli bir konusu var. (Ergen dizisi degil bence ama oyle diyen bi kac kisi gordum, sasirdim. Artik izleyip sen karar verirsin)

the mentalist

Orange is the new black derim.

Six Feet Under
Oz

Bunları izlemeden ölürsen sana acırım.

six feet under ağlatır.

IT Crowd, Black Mirror, Sherlock, Californication,

(bkz: supersize me) vardı

www.youtube.com

supersize me'yi izleyip bir seyden igrenmek, tiksinmek mumkun degil. tam tersine hamburger cektirir adamin canini.

fat sick and nearly dead
www.youtube.com

Food Inc.

youtube ara: honey boo boo

avea, 23 tl: 1gb internet, 500dk her yöne konuşma, 500sms her yöne.

paketlerle ilgili bilgim yok ama muhtemelen avea avantajlı gelecektir. bu durumda da şebeke problemlerinden dolayı ne konuşma ne de internet paketinin keyfini sürebileceksin. kesinlikle avea'ya geçme derim. 1 sene oldu vodafone'dan avea'ya geçiş yaptım. abartısız söylüyorum; rahat rahat konuştuğum çok nadir yer var. son zamanlarda -özellikle son 1 aydır- verdikleri hizmet tam bir skandal. dost tavsiyesi olsun.

avea'da hiz dususu yerine direkt bitis var.

trajikomik olarak bugün çalışma varmış ve sıkıntılı internet ama ben avea'dan memnunum. turkcellden 12 ay taahhütlü olarak geçtim, 12 ay sonra fiyat 4-5 lira artacak şeklinde, 12 ay sonra arayıp %15 indirim verdiler bir yıl daha tahhüt verirsem. Şu anda 500+500+2gb geçince hız düşen tarife ve 1 lira da kim aramış olarak 30 lira ödüyorum, memnunum. Gerçi şehir merkezinde değilseniz kalitesi nasıldır bilemem.

ben de avea 1gb internet, 500dk her yöne konuşma, 500sms her yöne kullanıyorum ama interneti kötü.

sabah vodafone camında gördüm, avea ile hemen hemen aynı tarife 30 liraymış. turkcell'de benzer tarife 50 lira.

8lik set yapiyorsan 8inciyi kaldirabilmeli ama 9.yu kaldiramamalisin. Agirligi buna gore ayarlamak lazim. Cok kolay kaldirmak veya cok zorlamak dogru degil.

son 3 tekrar zorlayacak şekilde olmalı.

breaking bad'e bakabilirsin walter white karakterine.bryan cranston oynuyor. anthony hopkins tarafında hayatımda izlediğim en iyi oyunculuk performansı denen bir adam.

- oldboy. kore filmi, ağzım açık kaldı oyunculukları izlerken.
- cast away ve forrest gump. tom hanks'in oynamayıp yaşadığı filmler.
- sunset blvd. eski film ama gloria swanson döktürür.
- black swan, natalie portman.
- dizi olarak da lost ve fringe'de, terry o'quinn ve john noble'ın, aynı dizide birden fazla karakter canlandırırkenki ustalıkları görülmeye değer. ikisi de bu dziilerde birbirine zıt iki karakteri birden canlandırdıkları halde o farkı o kadar ustaca yaşatıyorlar ki ağzı açık kalıyor insanın.

True romance
Patricia Arquette
www.imdb.com

Gangs of New York'ta Daniel Day Lewis.
Herhangi bir filminde Daniel Day Lewis.

Şu aktörlerin oynadığı her türlü film-dizi pişman etmez seni. İzle.

Ben Kingsley
Vincent Cassel
Zachary Quinto
Benoît Magimel
Kevin Spacey

sanal hayvan +1000

capote
doubt
things we lost in the fire
bronson

klaus kinski.

the sopranos - james gandolfini(R.I.P) ve Edie Falco

six feet under

dexter - michael.c hall

www.imdb.com

the english patient

ingilizce olanları düşünmeye çalıştım:

all about eve, one flew over the cuckoo's nest, gaslight, a streetcar named desire, taxi driver, dog day afternoon, five easy pieces, hannah and her sisters, the age of innocence, dangerous liaisons, at close range, dead man walking, dead ringers,the godfather, chinatown, in the bedroom, mulholland dr., sleuth...

everything you always wanted to know about sex but were afraid to ask

özellikle aklıma gelir bu hep; doktorun koyunla olan bir sahnesi vardır. benim için oyunculuğun ötesi yoktur.

tom hanks - forrest gump
Dustin Hoffman - Rain Man

Intouchables www.imdb.com

duygusal derken kastettiğin şey illa aşk filmi değilse eğer, la vita e bella var.

perks of being a wallflower

bunu beğenen bunu da beğendi

american beauty

american history x

ben intouchables'ı çok da övüldüğü kadar iyi bulmamıştım.
duygusal derken dram da işin içine girerse
incendies
little children
ilk aklıma bunlar geldi.

(bkz: big fish)

(bkz: kaos teorisi)

belki yanılıyorum ama o savı oluşturan teori daha çok bazı parçaların aynı anda hem hızını hem de yerini bilemeyeceğimizden dolayıydı. bunun için schrödingerin kedisini araştırabilirsiniz.

laplace'ın şeytanı olabilir mi?

aynen laplace şeytanı. çok teşekkür ettim.

ruby sparks

k-pax
Analyze this, analyze that
babel
Dancer in the dark
The big lebowski
Stay

The Intouchables www.imdb.com

Tam aradığın gibi bir film. Beğenmezsen gel beni...

ruby sparks güzel film evet ama izledim malesef

interstate 60, www.imdb.com

puanı tatminkar görünmeyebilir tavsiye ettiğim herkes 1 ay boyunca teşekkür etti. :)

hepsi çok güzel filmler de güzelliklerini bildiğime göre izledim yok mu bağımsız sinema?

(bkz: enough said)

(bkz: be kind rewind)

superbad
this is the end
21 jump street

aile olunca işler öyle olmuyor.
her evde oturamıyorsun ihtiyaçların değişiyor sorumlulukların değişiyor.
Çoluk çocuk olunca dahada farklı tabi,

Bugün ev tuttuk daha merterde 2+1 ev kirası 1400 tl faturalar falan eline pek bir şey kalmaz maaşdan.

Ha evde öyle süper lüks falan değil merteri de bilen bilir.

Evler/hayat, alışveriş pahalı dostum.

Aynen katılıyorum akatreil'e ve başlıktaki sorunun cevabını bende merak ediyorum.

Edit: 76bin nüfuslı ilçede karı,koca,ufak çocuk + ankara'da üni. okuyan ben = öğretmen babanın maaşı.

Bana göre şu anda az para değil (İzmir şartlarında ve kendi harcamalarıma baktığımda), tabi @basond'un dediği gibi aile olunca belki harcamalar artar ama sonuçta buradaki kaç kişi ben eşimi çalıştırmam evde otursun der ki?? Ya da kaç kişi eşinden gelecek paraya güvenerek hayatını hiç çalışmadan devam ettirebilir ki??

basond + 1.

herkesi tek başına yaşayan / bekar düşünmemek lazım.

Ben öğrenciyim. En ucuz yemeği yiyip ev kirasını paylaşıyorum. bakacak sorumluluğunu alacak kimsem yok. 1300-1400 lira geliyo (ev kirası faturalar dahil) ucu ucuna yetiriyorum. 2600 e hem ev hem çoluk hem çocuk aç kalırsınız.

mesele yasam standarti...

ben yemek istedigim bir seyi istedigim zaman yiyebileceksem...arkadasima esime dostuma bir seyler ismarlayabilecek..istedigim giysiyi alabileceksem 2.600 da yeter..bazen 4.000 de yetmez...

mesele burda su ki kiyafetin m.dutti mi ck mi lcw mi olacak...
eger ben lcw mutlu olurum diyorsan 2.600 az degil..ama ck diyorsan 4.000 az

Kira+aidat ya da yakıt+faturalar hiç de küçümsenecek kalemler değil. Ev-aile sorumluluğu, ani çıkabilecek masraflar için bir kenara para ayırma gerekliliği, sosyal hayat, kültür harcamaları derken alıp başını gidiyor. Büyükşehirlerde daha da zor. Bir de rahat harcamaya alışmışsa kişi, bir türlü denkleştiremiyor. Normal yani.

istanbul'da tek yaşıyorum. dediğinden çok daha fazlası yetmiyor, gelirin ne kadarsa giderin de ona paralel oluyor. 6-7 sene önce 2000 tl ile yaşadığımı biliyorum, o zamanki hayat şartlarımı değiştirmesem şimdi milyoner olmuştum ama olmuyor öyle.

açlık sınırı?
yoksulluk sınırı?

sanırım biraz mentalite farklılığı. sizdeki genel kanı ne kadar para kazanırsan harcamaların o doğrultuda şekillenir. istanbulda okuyorum ben de, ev arkadaşlarım vardı, söylediğiniz düşüncedeydi. çocuklara versen aylık 500 lira, bi şekilde yaşarlardı. 2000 lira ver öğrenciyken yine 1 ay sonra sıfırı görürlerdi. ama ben memur aileden gelmem yüzünden mi bilmiyorum 500 lirayla da yaşasam 2000 lirayla da yaşasam hep bi kenara para atma hissiyatındayım ve becerebiliyorum da bunu. yaşamsal olarak çok da düşürmüyorum kendimi. "dışarda yemez evde yerim" bu olay beni götürür herhalde.

ben de böyle düşünüyordum, 3000-4000 lira yeterli para gibi geliyordu. sonra bir süre 2-3 tane avrupa ülkesinde yaşama fırsatı buldum. almanya, belçika gibi. oralarda, aynı işi yapan adamın istanbul'da 3000-4000 liraya "rahat" dediğimiz şekilde yaşanacak hayatın 2-3 kat daha kalitelisini yaşadığını gördüm. o saatten sonra bana da az gelmeye başladı. bir yerlerde aynı emeğe kat be kat daha iyi yaşayanlar var çünkü.

ayrıca 2600 tek başına yaşayan birisine nasıl yeter ki rahat yaşamaya? istanbul'un az merkezi yerlerinde ahırdan bozma 1+1'lere bile 1000 liradan aşağı kira istemiyorlar. faturaları falan da katarsan maaşın yarısından fazlası ev masraflarına gidiyor. e merkezi bir yerde oturmazsan da günün 3 saatten fazlası yollarda geçiyor. 2600 tl'ye geçinilmez demiyorum, bir şekilde yaşarsın ama pek de dediğin gibi rahat yaşanmıyor işte.

Yaşadığın şehre göre de değişir

özelde 4bin lira çok bi para değil
iş garantin yok, mesai saatin çok. yıpranıyorsun. bu da harcamalarına yansıyor.
memurlar için 2.5 iyi bir para zaten çoğu memur hiç birşey yapmıyor mesain belli, tatilin belli. Misal 3 ay önceden yer ayırtsan gidebileceğini bilirsin bi yere özelde ne olacağı belli olmaz.
ben de memur aileden geliyorum tutumlu biriyim, uçmuyorum yani ama ev geçindiriyorsan hele çocuk varsa büyükşehirde 4bin lira çok da bi para değil emin ol. çocuk küçük olsa bakıcıya ayda en az 700 lira veriyorsun büyük olsa servise, yemeğe yine aynı parayı veriyorsun :)

onlar çıtayı yüksek tutuyor hacı. türkiyenin istanbuldan ibaret sanılması olayı bi nevi. takma bence bunları.

bak bizim şirketin 170 küsür personeli var. hepsi de asgari ücretli. genelde bekar genç tipler almaya çalışıyoruz ama en az %20 evli barklı personelimiz var.
3000-4000 tl maaş az diyen arkadaşlar hiç sanayi personeli görmemiş ya da hiç caddelerden sapmamış.
www.radikal.com.tr bu insanlar da yaşıyor.

dün bunu düşünüyordum da bence türkiyede sınır 4000-5000 arasıdır
4000 liranın altında kazanan (ben de bu gruptayım) az kazanıyoruz.

@yons, asgari ücret kazanıyor olsam ona göre yaşardım, geçinirdim ama bu "hayatta kalmak" olurdu sadece. şimdi de tüm paramı harcamıyorum bu memur çocuklarında fabrika çıkışı böyledir zaten
sizin işyerini bilmem de babamın işyerinde onlarca asgari ücretli genç çalışıyor bir kısmının cebinde 2-3bin liralık cep telefonu var- nasıl başarıyorlar: aileleri zamanında gelmiş yerleşmiş tarlalara imar girmiş, daire düşmüş kira alıyorlar vb. gelirleri var. evli ama anne-babayla birlikte oturuyorlar ya da kredi yiyorlar ha bire sonunda icralık oluyorlar.
diğer bi kısım ise 5'te işten çıkınca gidip başka işte çalışıyor, oradan çıkıyor gece apartmanın çöpünü topluyor haftasonu yıkıyor süpürüyor, sitelerle anlaşmış vs.
babam amir olduğu için hemen hepsinin durumlarını ayrıntılı biliyor, asgari ücretle geçim çok öyle kolay birşey değil.

@yons
300 tl aylıkla geçindiğim dönemler oldu.
Maaşın ne kadarsa o kadarlık yaşarsın.
Babam emekli öğretmendir. Varlık yokluk nedir bilir çoğu insan.
Fakir ama zengin görünen, pahalı bir ülkede yaşıyoruz malum.

aynen panpa. babam da diyor hep "6-7 bin lira zar zor yetecek iki çocuk olunca." diye. lisedeyken 250 kayme alıyordum, en az 80-100 lira kenara atıyordum. ama nasıl atıyordum, herkes "ay şurada 1,5 iskender çakayım işte evde uğraşmayayım." derken ben ya gidip midemi doldursun diye 1 simit alıyordum ya da su alıp eve gidiyordum. yani öyle harca harca artanı at şeklinde değildi. para biriktirme de bir harcama kadar önemliydi benim için. en büyük harcamam oydu hatta neredeyse. en önemlisi.

ha bunları biriktirip en kral davul aksesuarlarını, pedalları, logitech gaming çevre birimleri alırdım. bir şey değişmezdi yani. :) şu anda da bunlara bir de elektronik eklenmiş durumda son 1-2 yıldır.

en güzeli ya tek yaşamak, ya da anlayışlı bir sevgili/eş ile uzun bir süre çocuksuz yaşamak. benim hayat standartlarıma ve anlayışlarıma göre tabi.

ankara'da iyi para.

kıvırcık sarı saç, mavi göz, dolgun dudak. scarlett johansson mı yoksa?

Hayır, o kadar ünlü değil. Onun yanakları da poğaça değil, daha tombul yanaklı ve elma gibi yuvarlak suratlı benim dediğim. Renee Zellweger de değil ama yanaklar biraz onunkine benziyor.
Portia de Rossi ile Drea de Matteo'ya daha yakın bir tip.
galeri7.uludagsozluk.com
images2.fanpop.com
ama yanak daha kocaman, göz küçük ve mavi, dudak daha dolgun. belki de normalde saçı sarı da olmayabilir ama benim gördüğüm öyle idi.

Anna Faris diye bir abla vardı aptal sarışın rolünde oynayan. Film de the house bunny idi.O mu acaba?

maalesef o da değil :(
ama teşekkürler

Galiba buldum. Anne Dudek'in Friends'deki halini görmüşüm. Galiba diyorum, çünkü rüyamda gördüğüm kişi daha dolgun yanaklı ve dudaklı idi. Bu bir yaklaşık sonuç olabilir.
images2.wikia.nocookie.net

last days,kurt cobainin son günlerini anlatıyor güzeldir

senna

akıl oyunları,ilgilerini çeker izlememişlerse henüz

Kurt Cobain'i cok sevmeme ragmen Last Days filminde iyi yansitilmamis bence. Hic sevmemistim.

Coco Chanel filmi cok iyiydi ama. Biyografi icin de epey uygun.

steve jobs

(bkz: amadeus)

mozart'ın hayatı.

benim aklıma da ilk olarak amadeus geldi ama çocuklara denmiş, pek uygun olmaz sanırım hem ağır içerik hem de süre açısından.

moneyball.

Gandhi.

lise öğrencilerine amadeus izletmek... hem uzun hem ağır, olmaz. gandhi de aynı şekilde. The Pursuit of Happyness daha hafif kalır bence.

lise çağındaki insanlar porno izliyor, çeşitli şiddet içeren filmler izliyor veya oyunlar oynuyorlar. genellesem de böyle bir gerçeklik var, daha ağır olacağını düşünmüyorum Amadeus ya da Mozart'tan. bence her ikisi de yararlı olacaktır.

Zart'tan kastınız çıtır ve sert olmasıysa eğer, şu sebeplerden biri olabilir:

- Eti tavada fazla tuttunuz.
- Önceki yedikleriniz marine edilmişti, bu seferki müdahalesiz pişti
- Et oda sıcaklığına gelmeden, dolaptan çıkarıldığı gibi pişirildi.

edit: Bunlara ek olarak syd +1

daha önce et pişirme ile ilgili bir duyuruya şu cevabı vermiştim. direk alıntılıyorum.

"teflon tava ise biftek yapmayın. ne kadar uğraşırsanız uğraşın güzel et pişiremezsiniz. demir döküm tava şart. (ikea'da 70 tlye satılıyor. bir de hecha var.)

eti iyice kurulayın. tavaya az yağ koymak yerine yağı ete sürün. (zeytinyağı iyidir.) büyük taneli tuz ve karabiberle sıvayın. marine etmeye gerek yok pek. "demir tavada zaten yumuşacık oluyor. eğer marine ediyorsanız da pişirmeden önce iyice kurulayın.

eğer içi tamamen pişsin istiyorsanız ince dilim kestirin. ama ne kadar iyi pişmiş olursa o kadar sert olur. evropalılar boşuna içi pembe yemiyor.

biftek (bonfile, antrikot vs.) almak için güvendiğiniz bir kasap bulun. eti asla ama asla dövdürmeyin. refleks olarak dövmeye kalkıyorlar hiç hoş değil. kişisel fikrimce ne kadar koyu renkli ise o kadar lezzetli oluyor.

biftek kesim et haşlanmaz, pişirirken içine su konmaz.

demiz tava alırsanız tavayı önce 5-10 dk boş ateşte ısıtıp iyice kızınca eti koymak gerekir. ince dilimi iki yüzünü 1-2 dk, kalın diliminse 2-4 dk pişirmek yeterlidir.

tavanın üzerini kapatmayın.

eti tavaya koymadan önce oda sıcaklığına gelmiş olduğundan emin olun. soğuk et konmamalı tavaya.

ve etin suyunu salmaması gerekiyor. suyunu salıyorsa mutlaka birşeyleri yanlış yappıyorsunuz demektir.

son olarak tavadan aldıktan sonra 1-2 dk bekleyin, hemen ya allah diye kesmeyin."

@syd muhurledikten sonra yüksek ateste mi pisireyim?

dökme tava var mı evde? harika oluyor onlarda.

Yok ya. Ya aslinda suyu falan kalıyor içinde ama yerken çiğneyemiyorum resmen yoruluyorum

yoga baya işe yarıyor. internetten hareketler falan araştırarak girişebilirsin.

Yoga +1

eheh yoga +1

yoga önerileri için teşekkürler arkadaşlar, başka metotlar falan varsa paylaşılmasını isterim

Stretching diye aratın Youtube'da. Esneme hareketleri çıkar. Onları düzenli yaparak da esneklik kazanabilirsiniz.

sarısında da var protein, ama sarısında kolesterol de var. iyi değil fazlası. kedilere veriyorum ben sarılarını. ayrıca hamburger ekmeği yeme hacı. kas yapcam derken göbek yapcan. illa ekmek yiyceksen tam buğday ekmeği al bari.